Benim Sitemder diye bir dergim var. Sitem etmekle alakası yok, aklınıza geldiği gibi değil. Sinema ve Televizyon Mezunları Derneği’nin kısaltılmışı o.
Derneğimiz aktifken yayına girmiştik, internet dergisi olarak. Derneği kapadık ama dergimiz yayına devam etti. Birçok yazarımız var. Nedendir bilinmez hepsinin de bir yazı “yazma sorunsalı var”. Oysa bazıları o yıllardan beri bizimle.
Ben şu anda kapıda asansörün önünde dikilirken yazıyorum. Ayakta yani. Hatta yürürken de. Gazete yazarlığı aslında böyle bir şeydir. Havada, karada, suda yazabilmeli bir gazeteci!
Gazetemiz, yüzüncü yıla bu sayımızla başlıyormuş. Hepimize hayırlı, uğurlu olsun, kuruculara, yürütücülere, yazarlara, sadık okurlarımıza alkış!
Bugün 30 Ağustos. Büyük Zafer’i kutladığımız gün. Bazılarına göre bugün halkın bayramı değilmiş, sadece protokol içinmiş bu anma manma işleri!
Afyon’a giden bir servis aracının şöförü, tam şehitliğin önünden geçerken durmuş, çekmiş el frenini, kalkmış ayağa, yolculara dönerek, mükemmel bir Türkçe ve hitabetle, Dumlupınar şehitlerine saygı duruşu ve fatiha demiş. Sormamış bile! “Buyrun, el Fatiha!”
Halk Tv’de adamın biri “Napolyon’u da sevmeyen Fransız var, herkes sevmek zorunda değil” gibi bir şeyler söylüyordu. Saltanatı getirenle, Cumhuriyeti getireni, esir bir askerle, muzaffer bir kurucu komutanı mukayese densizliği içine düşen birinin Ayşenur Arslan’ın karşısında ne işi vardı, ben anlayamadım.
Gereğini yaptım kendimce, bir kısa mesaj gönderdim, kanala ve yapımcıya. Havada, karada, suda yazarız icabında!
Törenleri izledik biraz, hiç kadın asker yoktu bütün alanda ve protokolde. Yazdım gene bir ufak mesajcık. Savaş olunca ya da seçimlerde hatırlarsınız kadınları, dedim.
Epeydir Anıtkabir’in mimarisine takığım. O niye öyle, kafes gibi? Onca anıt formu varken? Hiç sütuna benzemiyor ki onlar? Sıklığı ve dümdüz oluşları parmaklığı çağrıştırıyor bana.
İşte böyle muhalif olacaksınız! Her zaman, her yerde. Herkese, her şeye! Korkacaklar sizden. Kaleminizden, sözünüzden, varlığınızdan… Tedirgin olacaklar.
Hiçbir şey yapamıyorsanız Atatürk’ü anın, sevin, yâd edin, fatihasını okuyun bol bol. İnadına. Bir tek onlarınki makbul değil ya! İmanın kimde olduğu bilinmezmiş.
Bu arada Akçakoca’ya geldik bile! Bu yaz hiç yüzemedim, bugün ilk olacak. Hava güzel, tam yüzmelik.
Zaferimiz için cuppa!
Kutlu olsun, bu kadar şaşırmış arasında doğru yoldan sapmayan bizlere, hakikatleri şeşi beş değil, pırıl pırıl, apaçık gören bizlere. Aferin bana, bu zamanda en aklı başında gazetelerden birinde yazdığım için.
Bugün kendimizi, birbirimizi, zaferimizi kutlama günümüz!
* Bartın Gazetesi “Bizden Sual Olunursa” köşesinde yayınlanmıştır.
Devam...
ŞİİRLİ BAHÇE 77
GERÇEK TARİH
SEYİR