ŞİİRLİ BAHÇE
37
Neyzen’in Ustası, bugünün deyimiyle bürokrattır, Manisa Tahrirat Kalemi’ne mülâzimlik göreviyle adımını atmış; Turgutlu Tahrirat Kâtipliği, Akçahisar, Alaşehir Malmüdürlüğü; (Okuduğunuz gibi giderek ünvanları yükselmektedir USTA’nın; Yalnız Parelel yapılı ve Fetöcü değildir, farklı olarak (!) bileğinin hakkıyla, KPSS’ye bulaşmadan!) çeşitli kasabaların kaymakamlıkları ve Adana Vali Muavinliği görevlerini de yüklenmiştir.
Anlaşılıyor ki onunla buluşması 1903 yılı olmalıdır ve Eşref’in; Deccâl, Şah ve Padişah, Hasbihâl, İstimdâd gibi verimleri Abdülhamid istibdadına karşı etkin yayınları olmaktadır.
Niye anlattık şimdi bunları diye soruyorsunuz (?) haklısınız; zira Neyzen’in dudağında Ney’inden ve Mey’inden başka şey yoktur; na’psın (?) O da tutar, arkadaşıyla, Manisalı İzzî Dede, Neyzenler Kahvehanesi açar orada, hani yakışır da, (kendinin Bodrumlu olduğunu biliyoruz, Bodrum ağzıyla söyleyeyim: yakışma mı hiç?!)…
Özbekiye Çay Bahçesi, mey’inin yanında Ney’inin de güzelliğine tanık olur; yeni plaklar doldurur. Sayısını söylemeyeceğim: birkaç sayfa önceyi işaret için; (‘birkaç’ sözcüğünü kullanabilirim burada, CAN değiller ki!) zira ot tıkanmış çanım çalmıyor şimdi!
Eh, sanatçıya ilham veren biraz da kadınlar değil midir (?) Öyledir de, umutsuz sevdaların bedelini ödemenin pahalı olduğunu bilmiyor değiliz (!) ceylan gözlülerin bakışı çok tehlikelidir; alımlı, işveli, cazibeli, az biraz etine dolgun, orta boylu, esmer, başörtüsü altından fırlamış, alına doğru akıtılmış perçemi ve yirmi beşlerinde yapayalnız Neyzen (!) vee Lübnanlı FERİDE Hanım sahne alır hayatında…
Bundan iyisi can sağlığı, diyorum ya; rakı (!) hayatı ballandırır da, isot (!) (acı biber) da olur, yaşantımızın tam orta yerine pisler, tinsellik ve tensellik başlar (…) biter; Ney’in hüznü hiç dinmez…
Araya şunu da sıkıştırayım: 1910’da, annesinin ısrarları, diğerlerinin olmazlamaları karşısında Cemile Hanımefendi ile hayatını birleştirir; kayınbabasının işe el koymasıyla Ney’inden sonra biricik sevgilisi; kızı, Leman! (Bu ad yine karışık! İlhan Turalı’nın özel arşivindeki gazete kupürü belgesine göre, İkbal (!) imiş (…) anasıyla hayatından sonsuza dek çıkarlar, diyorum ya; bu da öyle değilmiş, son nefesinde hayat boyu yalnız yaşamış olan babasının yanı başındaymış İkbal!)

Neyzen, kötü öğretmeni, rakı-şarap yüzünden (ah şimdi düştü aklıma, az biraz Neyzen’e benzeyen, 1921 Aydın doğumlu, İzmirli bilinen Dario Moreno: ‘Sarhoşum aaah/ Düşünmekten/ Öldüm ben aaah/ Hep sevmekten // Her akşam votka-rakı-şarap/ İçtikçe delirir insan olur harap’! hatırladınız değil mi?! Tanju Okan, süfle kıyağımı da unutmayın!) sınıfta çakmış ‘Ordinaryus’ olarak, derbeder hayatını sürdürmüştür…
Sürecek
Latest posts by Feridun BENDEN (see all)
- ŞİİRLİ BAHÇE 48 - 18 Ocak 2021
- Şiirli Bahçe 47 - 11 Ocak 2021
- ŞİİRLİ BAHÇE 46 - 6 Ocak 2021
- ŞİİRLİ BAHÇE 45 - 26 Aralık 2020
- ŞİİRLİ BAHÇE 44 – ŞÖLEN - 19 Aralık 2020
Devam...
“LEBLEBİ TOZUNUN RESİM VE ŞİİR HALİ”
ANNEM
ŞİİRLİ BAHÇE 48