Yaklaşık 11 yıl önceydi, Polonya’daydım. Oturma iznim henüz çıkmamıştı, bürokrasinin ağır kanlılığı her yerde aynıydı. Vizemin süresi dolduğu için de tek alternatifim Schengen sınırlarının dışında bir ülkeye giriş çıkış yapmaktı.
O zamanlar hareketli bir sosyal hayatın içindeydik, yaşadığımız evi Avrupa’nın dört bir tarafından gelen insanlarla paylaşıyorduk. Her gün, her akşam mutlaka bir sebeple başka bir sürü insanla bir araya geliniyordu. Bazen bir film etkinliği, bazen bir piknik, bir doğum günü ya da bir kültür günü.
Bu toplanmalarda dünyanın her yerinden bir sebeple yolu oraya düşmüş insanlarla tanışmanız mümkündü. Bir seferinde Kore asıllı bir Norveçli gezgin vardı aramızda. Yazları çalışıyor kışları seyahat ediyordu. Kışları seyahat etmek daha ucuzdu çünkü. Başka bir sefer Arubalı biriyle tanışıyorduk. Aruba okyanus ortasında bir ada ülkesiymiş. Yüz bin nüfuslu bir ada ülkesi. Bütün ülkenin nüfusu Kadıköy’ün beşte biri.
Yine öyle bir akşam üstü, barbekü başındaydık. Bir grup insana vize sorunumdan yakınıyordum. Nerelere giriş çıkış yapabileceğimi sordular, ülkeleri saydım. Ukraynalı bir arkadaş, “e tamam işte Ukrayna’ya git” dedi. Ben nasıl giderim nerede kalırım diye düşünmeye başlamıştım ki o çoktan Lviv’deki arkadaşlarıyla konuşmuştu bile.
Plan yapıldı, biletimi aldım. Polonya’nın batı ucundan doğu ucuna, oradan Ukrayna’nın batısına 12 saatten fazla süren bir tren yolculuğunun ardından Lviv tren garına indim. Dünyalar tatlısı iki kadın bir erkek üç genç insan beni karşıladı. Sımsıcak bir karşılamadan sonra birinin bisikletinin arkasında, yaşadıkları eve doğru giderken Lviv sokaklarıyla ve Ukrayna misafirperverliğiyle tanıştım. Evlerinde bir gece konakladığım o pırıl pırıl insanları ve Lviv’i hep hafızamın en temiz köşesinde sakladım.
On gündür olanlarla ilgili üzüntümün tarifi yok. Sıcacık karşılandığım, dostça uğurlandığım o tren garında insanların zorunda kalarak ülkelerini terk etmek için bekliyor olmaları ve olanların daha nicesi kalbimi derinden acıtıyor. Temennim bu deliliğin bir an önce bitmesi ve güzel Ukrayna’nın güzel sakinlerine, sakinliğine en kısa zamanda dönmesi.
Yazar Hakkında
Dr. Sufistike
Latest posts by Dr. Sufistike (see all)
- Lviv Tren Garı - 6 Mart 2022
- İçimizi Duymak - 9 Eylül 2021
- Dünyadaki Tüm Film Topluluklarına ve Filmleri, Sinemayı Seven Herkese! - 16 Ağustos 2021
- Çiçek Olmak ya da Olmamak - 11 Temmuz 2021
- Yuvarlanan Çalı - 27 Haziran 2021
Devam...
ABSÜRT
MİTLER VE ÇOCUKLAR
ŞİİRLİ BAHÇE 70