Günler hızla geçiyor. Merhaba sevgili okur. Nasılsın? Hayatın hangi köşesinden yazdığım satırları okuyorsun? Peki en önemli soruya geçiyorum. Kendini nasıl hissediyorsun? Mutlu musun?
Mutluluk hayatın içerisinde yer alan kısacık andan ibaret. O zamanlarda yapmamız gereken tek şey anda kalmak. Tıpkı Romalı şair Horatius’un dizelerinde geçtiği gibi: “Carpe Diem” (Anı yaşa, zamanın tadını çıkar.)
Umarım sevgili okur bu yazdığım satırlar yüzünüzde ufak bir tebessüme neden olmuştur. Hayat tartışılmayacak, üzülmeyecek, kendini yıpratmayacak kadar kısa. Galiba çoğu zaman çıktığımız bu uzun gelen yolculuğun bir gün son bulacağını unutuyoruz. Ne söylemek isterdiniz geçmişteki kendinize…
Bana soruyorsanız eğer şunları söylemek isterdim.
Sevgili K. Asena, biliyorum insanları mutlu etmek için çok çabalıyorsun. Ama bu kadar kendini yıpratman yalnızca seni mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürükler. İnsanları memnun etmek bu dünyadaki en zor vazifelerden birisi. Sakın üzülme, beşerin tabiatı böyle. Yazın kışı, kışın baharı özler. Belki de hiçbir zaman tam manasıyla memnun olmaz bulunduğu durumdan. Ne insanlar gördüm tüm zorluklara rağmen mücadele eden. Onları gördükçe umutla dolacak ruhun. Ne insanlar gördüm hayata karşı büyük bir öfke besleyen. Sürekli her koşulda şikâyet eden; mutsuzluk ve umutsuzluk saçan. Onlar hayattaki varlıklarını bulamamış, kendilerini sevmeyi başaramamışlar. Unutma kendisiyle mutlu olamayan insanlar bu grubun içine dahil olurlar.
Peki siz sevgili okur siz ne demek isterdiniz? Acılarınıza, kırgınlıklarınıza, öfkenize, sevginize, mutluluğunuza ve hayata karşı duyduğunuz umuda ya da umutsuzluğa… Kendinize nasıl seslenmek isterdiniz?
Kimi sanatçı bu duyguları notalara aktararak, kimi sanatçı tuvalinde yer alan fırça darbeleriyle, kimi sanatçı ise kalemini usta bir kılıç gibi kullanarak ortaya çıkan eserlerini bizlere sunmuş. Alıcısına ulaşan eser zamanla farklı boyutlar kazanmış. Örneğin bir şiir düşünün. Kalemden dökülen her bir sözcük okuyucusuna ulaştığında değişecektir. Şairin yazarken hissettiği duygu ve okuyucusunda hissettirdiği duygu başkadır. Şairi şair yapan, sanatçıyı sanatçı yapan da budur. Sanat sığınılacak bir limandır. Ne güzel bir liman… İçinde mutluluğun ve mutsuzluğunda olduğu birçok duygu barındırır.
Geçtiğimiz aylarda İngiliz yazar Jane Austen’in “Emma” adlı eserinden uyarlanmış bir film izlemiştim. Emma ayakları yere sağlam basan bir kadındı. Tatlı bir üslup, iğneleyici bir dil ve toplum eleştirisi… Keskin zekasıyla Emma’nın yaşadığı kimi zaman tatlı kimi zaman tatsız hadiseler sizin de ilginizi çekebilir. İzlemediyseniz ve ilginizi çekerse bakabilirsiniz.
Jane Austen’i eserlerinde oluşturmuş olduğu kadın karakterler ve hayata karşı duruşunu hep takdir etmişimdir. Jane, 1775 yılının İngiltere’sinde doğmuş. O dönemi göz önüne alacak olursak bir kadın yazar olmak hiç kolay değildi. Belki de bu sebepten dolayı Jane eserlerini “Bir Kadın” imzasıyla yayımladı. Yaşadığı dönemdeki kadınlardan farklı olarak kardeşi Cassandra ile beraber babasından ders aldı. Okuma ve yazmaya çocukluğundan beri düşkündü. Hayatının bir kısmında Tom isminde bir adama âşık olmuştu. Tom ailesinin isteği üzerine başka bir kadınla evlenmişti. Jane bu durumdan kaynaklanan duygularını ise kaleme dökmüştü. İşte tam o zaman “Aşk ve Gurur” (İlk Adı: Gurur ve Önyargı) oluştu. Yaşamış olduklarını bir kenara bırakarak hayata devam etti ve satırlarını mutlu sonla bitirdi. Bir daha evliliği düşünmedi. Bugün bile adı dünyanın dört bir yanında yankılanıyor.
Geçtiğimiz yıllarda size “Küçük İnsanlar & Büyük Hayaller” serisinden bahsetmiştim. Bu serinin içerisinde yer alan kitapların birisinde Jane Austen yer alıyor. Yazarın hayatı çocuklara ve yetişkinlere ilham olacak şekilde anlatılmış. Okumadıysanız ve okumayı düşünürseniz bu güçlü kadının size de ilham olması dileğiyle.
Lütfen zaman hızla akıp giderken kendinize değer vermeyi unutmayın. Hayatta pişmanlıklarınız olmasın. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir biçimde hayatı doyasıya yaşamanız dileğiyle. Güzel bir hafta diliyorum.
Yazar Hakkında
Latest posts by Rûh î Edebiyat (see all)
- “CARPE DİEM” - 20 Aralık 2022
- ETİKETLERİN PENÇESİNDE KALAN İNSANLAR - 11 Aralık 2022
- KADINLARIN SESLERİ - 6 Kasım 2022
- GEÇİP GİDEN GÜNLERİN ARDINDAN - 2 Ekim 2022
- KAPADOKYA’YA GEÇ GELEN BAHAR - 13 Mayıs 2022
carpe diem quam minimum credula postero.. iyi haftalar..