BÜYÜK PATLAMAYA DOĞRU
Dün akşam Polonya’ya roket düşmüş. “Bi bak bakalım dedim İlyas’a, Nato ülkesi miymiş Polonya?”
Amaann napacaksın diplomat mısın, dedi.
Karadeniz’in kıyıcığında oturuyoruz, dedim. Bu adam deli. Acaba içerilere mi taşınsak?
Bolu’ya mı, dedi.
Bilmiyorum ama eksi ikide üçte bir daire olursa iyi olur, dedim.
Hiç gevşemeye gelmiyor. Hani çok güzel bir dönemi başlıyordu hayatımızın, emekli olup gezecektik?
İlyas’ın bir felsefesi var: Bana necilik. Aslında Antik Yunanda bunun bir adı var. Epikürcülük. Sinikler de böyle. Büyük İskender’e “gölge etme başka ihsan istemem” diyen Sinoplu Diyojen gibi.
Sanırım İlyas ömrü boyunca ruh sağlığını korumak için bu yolu tutturmuş.
Bizimkiler (anne-baba) diplomat falan değildiler ama siyaset, politika ile yakından ilgiliydiler.
Ben de daha sonra şunu öğrendim ki hayatta her şey politikadır. Ama her şey.
Bunlar hep neden oluyor biliyor musunuz, tahttan. Saray, altın varak, alkış. Bunlar zehir zehir. Eroin gibi. Hepsini yasaklamalı. Bozdu Putin’i bunlar.
Dağılmış, güçsüz düşmüş Rusya’yı ayağa kaldırdı. Tabi oligarklarıyla birlikte. Halk ona minnettar, o oligarklarına… ama ya sonra?
Bu “ya sonra” kısmını çözemiyorlar. Sonrasızlık istiyorlar, “sonra” hiç olmasın istiyorlar.
Bu sabah kalkınca, hemen her sabah olduğu gibi tv açtım. Ayşenur Arslan’ı seviyorum Halk Tv’deki. O yoktu, sesi kısılmış. Basının sesi kısılmış dedim kendi kendime, güldüm.
Halk Tv Dış Haberler Müdürü dedi ki, Ukrayna füzesi olduğu açıklandı. Bir kaza olmuş. Ama öyle olmama ihtimali de var.
Bak işte bunlar hep politika.
Rus füzesi olması gerçeğini kabul etmek mi daha işimize gelir kabul etmemek mi? İşte bütün mesele bu!
Tam bu noktada 36 şehidimizi hatırladım.
Hatırladıkça içimizi yakan ne çok olgu, olay var. Hatırlamamak mıdır doğrusu. Hatırlamamak mı? Barış o zaman mı olur?
Roket evimizin ortasına düşmedikçe hiçbir şey olmayacağını o da biliyor. O… Onlar… Saldırgan. Saldırganlar.
Ateş düştüğü yeri yakacak. Gerisi hep televizyona bakacak. Büyülenmiş ve aptallaşmış olarak.
Hipnotize olmuş toplumlar, komutla, telkinle çalışır.
Kimsenin sesi çıkmıyor. Bu yüzden. Hala uyanıklığı, farkındalığı olan küçük bir kesim barış istiyoruz dediklerinde sesi kısılıyor. Çaresizlik içinde ülkelerini terk ediyorlar. Rusları diyorum.
İstiklal saldırganının elinde gül vardı. Fark etmişsinizdir. Kıpkırmızı bir gül. Adeta tango yapar gibi: Bombayı bırakan genç ve güzel esmer kadın, elinde gülüyle uzaklaştı! Birileri bizimle dalga mı geçiyor ne?
Yanlışlıkla düşen roketler…
Ateşli siyaset!
Bu flörtözlüğün sonu büyük patlama (nükleer) olmasa bari!
Yazar Hakkında
Defne ILGAZ
Latest posts by Defne ILGAZ (see all)
- OKU - 27 Mart 2023
- ABSÜRT - 25 Ocak 2023
- MİTLER VE ÇOCUKLAR - 25 Aralık 2022
- NE COĞRAFYA AMA! - 23 Kasım 2022
- BÜYÜK PATLAMAYA DOĞRU - 20 Kasım 2022
Devam...
OKU
ABSÜRT
MİTLER VE ÇOCUKLAR