Kasım neredeyse bitmek üzere. Kış kapıya dayandı. Bakalım bu kış hayat bize neler gösterecek.
Geçen yıl bu ay Manisa’ya çok sevdiğimiz bir aile dostumuzun yanına gitmiştik. Şehzadeler şehri Manisa… Büyüleyici bir tarihi serüveni olan bu ilin Akhisar ilçesinde kalmıştık. Bu ilçe neredeyse bir il büyüklüğünde. Havası ve doğası oldukça güzel. Bana göre İç Ege’nin en hoş özelliklerinden biri üzümleri. Hayatımda en büyük üzüm salkımlarını yıllar önce burada görmüştüm. Öyle büyükler ki çoğu salkım yere değmek üzere. Oldukça da lezzetliler. Çekirdeksiz hoş renkli üzümler…
Bu ay üzüm bağları kurumuş olur ama bu sefer de zeytin ağaçları görkemlerini gösterirler. Geçen yıl ilk kez zeytin topladım. Oldukça zahmetli bir iş. Mehmet amcamdan çok değerli bilgiler öğrendim. Mesela zeytinin üzerinde toz zeytinin kalitesini arttırırmış. Ve zeytin yağı aslında meyve suyuymuş. Yani pek çoğumuz yanlış sınıflandırıyormuşuz.
Peki ya bu kıymetli meyvenin nasıl bir tarihi serüveni olduğunu biliyor musunuz? Rivayete göre Hz. Âdem, Allah’ın insanları affetmesi ve tekrar barış olması için oğlu Şit peygamberi görevlendirir. Şit peygamber cennet bahçesine gönderilir. Dünyada doğan ilk peygamberin ettiği duayla birlikte cennetin kapısında duran melek Şit peygambere İyi Kötü Ağacı’ndan üç tohum verir. Bu tohumları Hz. Âdem ölmeden önce ona yedirmesini söyler. Belli bir süre sonra Hz. Âdem çok hastalanır, oğlu ona bu tohumları yedirir ve ardından Hz. Âdem ölür. Daha sonra Hz. Adem’in gömülü olduğu yerde üç tohum yeşerir. Bunlar zeytin, sedir ve servi ağaçlarıdır. Allah insanlığı böylece affetmiştir.
Hz. Nuh tufanda karayı bulmak adına bir güvercin gönderir. Güvercin ağızında bir zeytin dalıyla döner. Böylece zeytin dalı yaşamın simgesi kabul edilir. Bu meyve mitlere de konu olmuştur. Yunan mitolojisinde Tanrıça Athena’nın ağacı olarak kabul edilir. Eski Yunan’a göre zeytini yalnızca bakireler toplayabilir çünkü Tanrıça Athena da bakiredir. Bu meyve o dönemde arılığı ve bekareti temsil etmektedir.
Yaprakları asilliği temsil eder ve bu nedenle taç olarak kullanılır. Öyle ki tarihin önemli hükümdarlarından J. Caesar’ın tasvirlerinde başında zeytin ve defne yapraklarından bir taç vardır.
Bu güzel meyve tarihte sıklıkla karşımıza çıkıyor. Size anlattıklarım sadece küçük bir kısmına ait. Eğer merak ederseniz araştırmanızı öneririm.
Bugün bu kadar zeytinden bahsetmişken onun da içinde olduğu şiirleri, romanları ve daha pek çok edebî türü es geçmemek lazım. Kimler kimler bahsetmemiş ki. Nâzım Hikmet’ten tutun Didem Madak’a kadar. Hatta Filiz Ali “Filiz Hiç Üzülmesin” eserinde babası Sabahattin Ali ile ilgili hatıralarından bahsederken zeytinin önemini vurguluyordu.
“30 Ağustos 1944 tarihli mektubunda da zeytinyağı konusu ön plana çıkmış. Ne de olsa babam da bütün Egeliler gibi zeytinyağı konusunda pek hassas. Pilav dahil bütün yemekler kaliteli zeytinyağı ile pişer Edremit ve havalisinde. Zeytin ve zeytinyağı kültürü binlerce yıllık bir kültürdür buralarda. “Sana iki teneke zeytinyağı gönderiyorum. Biri rafine, öteki Ayvalık… sabun da bulursam yirmi kilo alacağım.”
İncelemek isterseniz bu kitabı okuyabilirsiniz. Yukarıya bıraktığım eser Fazıl Say’ın Nâzım Oratoryosu’ndan. Şairin en sevdiğim şiirlerinden biri olan “Yaşamaya Dair” Genco Erkal tarafından seslendirilmiş.
Nâzım Hikmet’in kıymetli şiirlerini okumanızı önerebilirim. Özellikle bazıları çok etkileyici. Sonuçta şair aşka aşık bir adamdı. İlginizi çekebilecek aşk şiirleri olabilir mesela. Ama ben en çok memleket şiirlerini seviyorum. Çünkü bana göre bizim memleketimiz her ülkeden daha değerli.
Latest posts by Rûh î Edebiyat (see all)
- ACABA GELECEKTE BİZİ NELER BEKLİYOR? - 17 Ocak 2021
- DOĞANIN KIZIL SAÇLI PERİSİ “ANNE SHIRLEY” - 10 Ocak 2021
- BİR KÜÇÜK PRENS MESELESİ - 4 Ocak 2021
- GURBETİN YANSIYAN YÜZÜ: ANADOLU - 27 Aralık 2020
- HİNDİSTAN’DAN ESİNTİLER - 20 Aralık 2020
Devam...
“LEBLEBİ TOZUNUN RESİM VE ŞİİR HALİ”
ANNEM
ŞİİRLİ BAHÇE 48