3 Aralık 2023

SitemDer

Karanlık sularda güneş olmak…

HOMO MAÇOLAR ÖRGÜTÜ! *

“İçerden” bilgilerimle, akademik eğitimimle, gözlemlerim ve yaptığım araştırmalarla vardığım güçlü bir sonuç var: “Homo maço”ların cidden büyük tehlike olduğu.

“Kadın şeytandır” propagandasıyla başlayıp, biraderlik müesseseleriyle devam eden, binlerce yıllık dünya patronluğu, homo maço’ları son derece destekliyor, seviyor, besliyor.

Önce bunları nasıl teşhis edeceğimize bakalım.

Kadınlarla bir türlü mutlu olamazlar. Suç hep kadındadır.

İçerler, çekerler. Çünkü suçlu kadındır.

Bunalımdadırlar, suçlusu kadındır.

Kadını döverler, çünkü hak etmiştir.

Ama çok kadın edinirler, adeta bir koleksiyoner gibi davranarak… Şundan da olsun, bundan da olsun gibi.

Çok çocuk üretirler.

Kesinlikle erkeklerle daha mutludurlar. (Anladınız siz onu.)

Kendi gerçekleriyle barışık olmadıkları için sürekli bunalımdadırlar. Bastırmak, gizlemek istedikleri bu gerçek, onları kadın düşmanı yapar. Kadın günah keçisidir, şeytandır. Her şeyin suçu kadınlardadır. Ya yüz vermemiştir, ya da sadık değildir. Bahaneleri genellikle bu ikisi olsa da, daha birçok bahane üretmede son derece yaratıcıdırlar.

Gizlemelidirler! Özel hayatlarını özgürce ve rahatça yaşayabilmek için gizlemelidirler. Maço bir görünüm, maço davranışlar en iyi kamuflajdır.

Bunların koruyucuları ve sahipleri, onları kadınlara kaptırmak istemediklerinden, kadın – erkek ayrı sosyalleşme, neredeyse onların tüzük ve yönetmeliğinin baş maddesidir.

Gelelim “Kedicik” belgeseline, gelelim Adnan O.’ya… (Bu yaratığın soyadını bu şekilde yazmak hoşuma gidiyor.)

Adnan O. ve cemaati aslında bir deney grubudur. Prototiptir. Dünyada yürürlüğe girmesi istenen gizli bir dindir onların dini. Kökü eski ahite dayanır.

Pis dinlerini üstüne oturttukları kaide; kadının, “enaniyetli” olduğu ve bunun mutlaka “kırılması” gerektiği. (Bkz.”Kedicik” belgeseli.)

İbrahim’in genç ve asi karısı Hacer, onlar için kötülüğün timsalidir. Yeni Ahit yani İncil’de Hacer’den olan çocukların (yani biz) köle, Sare’den olan çocukların ise (yani onlar) mübarek ve hür olduğunun altı çizilir.

Köle kadınla oğlunu kov!
Çünkü köle kadının oğlu,
Özgür kadının oğluyla birlikte
Asla mirasa ortak olmayacaktır.

İşte böyle kardeşler! Bizler köle kadının değil, özgür kadının çocuklarıyız.”

İncil/Galatyalılar 4:21-31’dan.

Adamlar, işte bu yüzden bize toprağımızı çok görüyorlar. “Türkler Anadolu’yu, İstanbul’u hak etmiyor” lafı buradan geliyor.

Bunların bütün operasyon kabiliyeti, erkek erkeğe bir dünyadan alır kuvvetini.

Kurtlar Vadisi’nin kahramanı tam da onların kahramanıdır. Kadınla birleşmesi, buluşması yasak olan, buluşursa da ilk fırsatta kadını imha eden!

Çok yazık ki Kulüp dizisinin ikinci sezonunda, Kurtlar Vadisi’ne şahane bir saygı duruşu yapılmış. Bir türlü kavuşamayan Çelebi de aynı Polat gibi (Polat da dervişti zaten), yüzüğü anca sevdiği kadının cesedinin parmağına geçirir.

Ben böyle aşkın ıstırabını…

Vallahi, ağzımı bozmamanın mümkünatı yok!

Zaten bu eski ahitin sapık bir şeriatı olduğu ortada. Dul kalan kadınlara oğullarını caiz kılıyor! Diyeceksiniz ki yoruma tabi, yoktur öyle şey, varsa da uyulmaz…

Öyle mi?

Peki. Bol oskarlı yönetmen Bertolucci’nin La Luna filmine ne buyrulur? Oğluyla annenin ensest ilişkisini anlatan film hani?..

Globalin kodlarını çözecekseniz iki şeyi iyi bileceksiniz: Bunların kadın düşmanlığını bir, arz-ı mevut saplantılarını iki!

Arz-ı mevut vaat edilmiş topraklar demek. Nil’den Fırat’a… Kim mi vaat etmiş onlara? Onların tanrısı her kimse artık, işte o vaat etmiş.

Adamlar sapıklığın kitabını yazmışlar yani. Fahişeleri kutsayıp kutsayıp “orji” yapıyorlar. Böylece caiz oluyormuş. Tamam gene inanmadınız, biliyorum. Size yalan borcum yok. Açın Stanley Kubrick’in “Eyes Wide Shut”ını izleyin. Sonra da adamcağızın filmi bitirdikten hemen sonraki şüpheli ölümü hakkında da internette ufak bir araştırma yapıverin.

Anlat anlat bitmez. Kadın düşmanı sapıklar bunlar. Bir de utanmadan en milliyetçi en dindar biziz diye gezerler.

Sorun bakalım derin devlet kahramanına, acaba askerlik yapmış mı?

Polat’ı az kalsın mehdi olarak sürüyorlardı piyasaya. Mehdi kelimesi “hadi”den gelir. Kurtarıcı demektir. Neyi kurtaracaktı acaba hazretleri?

Korkuyorum. Bunlar ordumuzu da ele almasınlar… Zeki Müren’in apoletli görüntüsü, Amerikalı Michael Jackson’un üniformaları…

 

Sonra bizimkilerin tören kıyafetleri çok sevdikleri Yunanlılarınkine benzer. Fırfırlı etekler, ponponlu terlikler, peruk gibi saçlı külahlar, taytlar, jartiyer gibi bacak lastikleri…

Dikkat ettiniz mi? Komşunun askeri, Kankan dansçıları gibi bacaklarını kaldıra kaldıra nöbet değişimi yapıyor.

Aman Allah korusun!

 

 * Bartın Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

 

 

 

 

 

Yazar Hakkında